GüncelMakaleler

ANALİZ | 24 Nisan 1915’i, Kürt Soykırımı ile Tamamlama Hamlesi!

"Açık ki Medya Savunma Alanları’na yönelik işgal saldırısının bir kısmına yer verdiğimiz çok katmanlı bir perde arkası bulunuyor. AKP iktidarı, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ne saldırarak bir kez daha coğrafyamız devrimci, ilerici güçlerine, emek ve demokrasiden yana olan tüm kesimlere gözdağı vermeyi hedefliyor"

Türk devleti 23 Nisan’ı 24 Nisan’a bağlayan gece  Medya Savunma Alanlarına (Irak Kürdistanı) yönelik kapsamlı bir saldırı başlattı.

TC devleti tıpkı Garê işgal saldırısında olduğu gibi bu defa da onlarca savaş uçağı- helikopter, İHA ve SİHA ile binlerce asker ve yüzlerce korucunun olduğu büyük bir askeri güçle Metina, Avaşin ve Zap bölgelerine havadan ve karadan oldukça kapsamlı bir işgal operasyon başlatmış bulunuyor.

İşgal saldırılarında Türk ordusunun 8 farklı tugayı yer alırken, saldırılara Kayseri 1. Dağ Komando, Hakkari 5. Dağ Komando, Isparta Dağ Komando, Siirt 3. Dağ Komando, Şırnak Çakırsöğüt 1. Jandarma Dağ Komando tugaylarının yanı sıra çok sayıda JÖH ve PÖH katılıyor. Öte yandan operasyona katılanlara takviye olarak Hakkari, Van, Şırnak, Bingöl ve Amed’den de köy korucularının bölgeye götürüleceği belirtiliyor.

Türk ordusunun bölgede sınır hattındaki hareketliliği işgal saldırısının uzun sürmesinin planlandığına işaret ediyor. Türk ordusu, işgal için aylardır Hakkari’nin Gever, Çukurca ve Şemdinli ilçelerine asker ve ağır silah sevkiyatı yaparken, Türk ordusunun Irak Kürdistanı’nda işgal saldırılarını başlattığı Metina, Zap ve Avaşin bölgelerinin güneyindeki Amediyê, Dêraluk ve Şeladizê üslerinde de hareketlilik yaşanıyor.

Garê hezimeti sonrası, onlarca savaş uçağı, SİHA, helikopter, binlerce asker ve yüzlerce korucu ile yeni bir sefere çıkan Türk ordusu bir yandan Garê fiyaskosunu unutturmaya çalışırken, bir yandan da 2008’deki Zap hezimetinin rövanşını almaya çalışıyor. Hatırlanacağı üzere, TC 2008’de büyük bir güçle Zap’a başlattığı işgal saldırılarını dokuz gün sonra ağır kayıplarla bitirmek zorunda kalmıştı.

Kürt halkı, o günlerde Türk ordusunun Zap hezimetini “Siwar hatin peya çûn (Atlı geldiler, yaya gittiler)” olarak ifade etmişti. Kürt Ulusal Özgürlük Hareketinin güçlü bir karşılık verdiği işgal saldırıları, şiddetli çatışmalarla sürüyor. Gerillanın kamuoyuna yaptığı açıklamalar, Türk ordusunun karadan ilerleyemediğini bu yüzden de sınır karakollarından topçu atışları, savaş uçakları, helikopter ile İHA ve SİHA’larla havadan araziyi bombaladığı yönünde.

Türk ordusu, gerillanın denetimindeki stratejik noktaları bombaladıktan sonra indirme yaparak ele geçirmeye çalışıyor ancak gerillanın direnişi ve darbeleri karşısında ilerleyemiyor.

10 Şubat’ta Medya Savunma Alanları içindeki Garê’ye, büyük bir gürültüyle R.T.Erdoğan’ın ağzından müjdeler yapılacağı beklentisiyle işgal operasyonu başlatan TC, büyük bir hezimete uğramıştı. Garê bozgunu ve alınan ağır yenilgi hakim sınıf klikleri arasında büyük bir yarılma yaratmış, İYİ Parti ile CHP, AKP-MHP ittifakının “vatan”-“millet”-“sakarya” edebiyatına alkış tutmamışlardı.

TC’nin 24 Nisan Mesajı: Soykırımın Hedefinde Kürtler Var!

İşgal saldırılarının 23 Nisan “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nı 24 Nisan Ermeni Soykırım gününe bağlayan gecede olmasını ise Türk devletinin soykırımcı niteliğinin bir ürünü olarak görmek gerekiyor.

TC devleti böylelikle tamda Ermeni, Rum ve Süryani soykırımının yıldönümünde bu defa soykırımın hedefinde Kürtlerin olduğunu açıkça ilan etmiş bulunuyor.

Türk devleti, bu zamanlama ile ulusal egemenliğinin, iktidarının, Ermeni ve diğer Müslüman olmayan ulus ve milliyetlere yönelik soykırımcı bir yaklaşım ve pratik üzerinden yükseldiğini de itiraf etmiş oluyor. Diğer yandan 24 Nisan 1915 Ermeni Soykırımını gerçekleştiren İttihatçı zihniyetin devletin bekası parantezinde süreklilik kazandığını ortaya koyuyor.

Türk hakim sınıfları, AKP-MHP faşist ittifakı eliyle İttihatçı atalarından devraldıkları soykırımcı geleneği bu defa Kürtlere yönelik imha, inkar ve işgal politikalarıyla tamamlamaya soyunuyor.

İşgal saldırılarının, Biden’in Ermenilere yönelik yaşananları “Soykırım” olarak ifade etmesinden sonra başlaması da TC ile ABD emperyalizmi arasında söz konusu operasyon konusunda bir anlaşma ve mutabakat sağlandığını gösteriyor.

Türk devleti Biden’in Soykırım çıkışı karşılığında ABD’den Medya Savunma Alanları’na yönelik işgal saldırıları için icazet almış durumdadır. Nitekim işgal saldırısının, Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın ABD Devlet Başkanı Joe Biden’la, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’la ve Erdoğan’ın Sözcüsü İbrahim Kalın’ın ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sulliven’le yaptığı telefon görüşmelerinin hemen ardından başlaması da buna işaret ediyor.

Açık ki Türk devleti, işgal saldırıları öncesinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi KDP ile görüşmüş durumdadır. Nitekim KDP’nin yaşanan işgal saldırılarına yönelik sessizliği de bu suç ortaklığına işaret etmektedir.

Öte yandan AKP-MHP faşist ittifakının bir yandan pandemiyle derinleşen ve keskinleşen ekonomik kriz ve sınıfsal-toplumsal çelişkiler diğer yandan geniş kitleler üzerindeki rıza yeteneğini giderek kaybetmesi, Kürt ulusuna yönelik ırkçı-faşist işgal  politikalarını yeniden gündeme getirmiştir.

AKP iktidarının bugün elinde kalan neredeyse yegane kozu ve geniş kitleleri manipüle edecek son argümanı “teröre karşı savaş” başlığıdır. İşçi sınıfı ve emekçilerin alım gücünün mum gibi eridiği, emekçilerin yoksulluktan intihar ettiği bir siyasal ve toplumsal iklimde iktidar bir kez daha “vatan” ve “millet” safsatasıyla kitlelerin bilincini şovenist histeriyle zehirlemeye oynuyor.

Açık ki Medya Savunma Alanları’na yönelik işgal saldırısının bir kısmına yer verdiğimiz çok katmanlı bir perde arkası bulunuyor. AKP iktidarı, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ne saldırarak bir kez daha coğrafyamız devrimci, ilerici güçlerine, emek ve demokrasiden yana olan tüm kesimlere gözdağı vermeyi hedefliyor.

Bu bakımdan saldırı gerillaya dönük bir askeri operasyonu aşan bir muhtevaya sahiptir. İşgal operasyonu, AKP-MHP faşist ittifakının, geniş bir yelpazede tüm ezilenlerde karşılık bulan çelişkilerin giderek ısınması ve keskinleşmesine yönelik bir hamlesi olarak görülmelidir. Türk hakim sınıfları, dipten yüzeye daha fazla vuran çelişkilerin üstüne bir kez daha şovenizm ve ırkçılık şalı atmıştır.

TC, Medya Savunma Alanları’na yönelik işgal saldırılarıyla 24 Nisan 1915’te Ermeni halkına yönelik gerçekleştirdiği jenosidi Kürt soykırımı ile tamamlama amacı taşıyor. Ne var ki bu defa Türk devleti büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaktır. Zira bu defa karşısında 40 yılı aşkın bir süredir ağır bedeller pahasına direnişi ve mücadeleyi büyüten, her defasında kendini yeniden örgütleyen bir Kürt ulusal gerçekliği vardır.

Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi ve onunla dayanışma içindeki devrimci-ilerici güçler bu soykırım saldırısını bertaraf edecektir!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu