GüncelMakaleler

ANALİZ | Garê Direnişi; Tutmayan Hesaplar ve Sarsılan AKP-MHP İktidarı!

Birkaç gün içinde 800’ü aşkın HDP’li yurtseverin gözaltına alınması da Garê’de yaşadıkları bozgunun intikamını alma amacı taşımaktadır.

AKP-MHP faşist ittifakının R.T.Erdoğan’ın ağzından “Birçok güzellikleri orada takdim edeceğim”(8 Şubat 2021) sözleriyle, büyük bir beklenti ve hevesle 10 Şubat’ta girişilen ve 14 Şubat’ta sona eren Garê işgal operasyonu, gerek rejim içinde hakim sınıf klikleri arasındaki ilişki gerekse de ezilenler, devrimci-demokratik güçler açısından önemli sonuçları açığa çıkardı.

Her şeyden önce AKP-MHP faşist ittifakının bol müjdelerle böylesi bir çıkışa neden ihtiyaç duyduğuna, bunun perde arkasına bakmak gerekir. Nihayetinde Garê işgal saldırısı, TC devletinin Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ne yönelik rutin askeri operasyonlarından farklı bir muhtevaya sahipti. Bu,  hem altı ay boyunca yapılan hazırlık boyutuyla, devrimci, demokratik ve yurtsever güçlere yönelik devreye sokulması hedeflenen yeni konsept bakımından hem de devletin çelik çekirdeğinde geleceğe ilişkin öngörülen hedefler bağlamında böyle.

Kaptan köşkünde, dümenin başında AKP-MHP faşist ittifakını görevlendiren Türk hakim sınıfları açısından son bir yılın takvim yapraklarının toplumsal çelişkilerde, gerilimin sürekli bir şekilde arttığı bir dönemi bağrında taşıdığı bir gerçek. Siyasi iktidar, yaşama geçirdiği politikaların pandemiyle birlikte giderek açığa çıkardığı; korkunç yoksulluk, açlık ve sefalet gerçekliği ile karşı karşıya.

Salgın bir yandan hemen her alanda kitleler ile sistem arasındaki çelişkileri ısıtan ve geren öte yandan da egemen sınıfların müsebbipi oldukları ağır tabloyu manipüle etmelerine fırsat sunan bir işlev kazanmışken, gelinen aşamada bunun da giderek işe yaramaz hale dönüştüğü bir süreci yaşıyoruz.

Pandemide işçiler lehine diye sunulan işten çıkarmaların yasaklanmasıyla adeta olağan bir hale dönüşen ücretsiz izne çıkarmalar bunun yetmediği yerde Kod-29 ile işten atmalar artık bir kıyıma dönüşmüş durumda. Milyonlarca işçinin kısmi çalışma ödeneği ile sefalete mahkum edildiği; salgının arkasına sığınarak her türlü hak arama girişiminin ve sendikalaşma çabasının önüne türlü engellerin çıkarıldığı ve her türlü demokratik talebin polis terörü ile zapturapt altına alınmaya çalışıldığı ağır bir sürecin içinden geçiyoruz.

Türk sermayesi “Allahın lütfu” salgını arkasına alarak, işçi ve emekçilere, Kürt ulusuna, Alevilere ve diğer inançlara; kadın ve LGBTİ+lara azgın bir sömürü ve zulüm düzeni dayatıyor. İşçi sınıfı ve emekçileri, işsizlik, yoksulluk ve sefalet üçgenine mahkum ederek, temel hak ve özgürlükler alanını da faşist terör ile büyük bir kıskaca almış durumda.

İktidar hemen her alanda yaşama geçirdiği azgın sömürü politikalarını, salgının sunduğu avantajlarla militarist tahakkümü kurmak adına işlevselleştiriyor.

Ne var ki bir türlü istediği sonucu alamıyor. Kadın ve LGBTİ+ların birleşik direnişi tüm kadın düşmanı uygulamalara, homofobik ve transfobik saldırılara rağmen büyük bir ısrarla sürüyor. Kürt halkının ulusal demokratik talepleri, Alevilerin eşit yurttaşlık temelli mücadelesi sürgit devam ediyor.

En sarsıcı ve büyük çıkış ise gençlik cephesinden yükseliyor. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyum rektöre itirazı kısa sürede gençliğin bir isyanına dönüşüyor.

Açık ki bozkır son derece kuru ve onu tutuşturmak için bir kıvılcım yetiyor. AKP-MHP faşist ittifakı da bunu görüyor, bu tabloyu okuyor ve söz konusu sıkışmışlığı iliklerine dek yaşıyor.

Garê işgal saldırısı bahsini ettiğimiz bu siyasal panorama içinde yerli yerine oturuyor. Türk hakim sınıflarının içeride ve dışarıda giderek daralan, manevra üretemez hale gelen; siyasal-ekonomik ve ideolojik alanda gittikçe tükenen gerçekliğine bir pansuman/can simidi gerekiyordu.

Türk sermayesi her zaman olduğu gibi en çok tıkandığı zamanda, kitlelerin yoğun hoşnutsuzluklarının dipte öfkeyi mayaladığı anda, Kürt düşmanlığı ve şovenizm kılıcını devreye soktu. “Teröre karşı savaş”, Vatan-Millet-Sakarya edebiyatıyla bilinçler şovenist histeriyle doldurulacak, kitlelerin işsizlik-yoksulluk ve sefalete yönelik tepkisi başka kanallara akıtılacaktı.

Garê işgal operasyonu, AKP-MHP faşist ittifakı için yaratılacak sansasyonel hava ve koparılacak gürültüyle büyük bir siyasi şova çevrilecek buradan yaratılacak rüzgarla zaman kazanılacaktı. Öte yandan T. Kürdistanı’nda gerillaya karşı askeri anlamda önemli bir üstünlük sağlayan ve kitle hareketinin geri çekilmesiyle ideolojik alanda da bu kazanımını kurumsallaştırmaya çalışan faşist iktidar, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’nin karargahına saldırarak bunu bir adım ileri taşıyacaktı.

Böylece parçalarda elde ettiği kısmi başarıları hareketin karargahında kazanacağı zafere taşıyacak bunu da daha büyük hamleleri geliştirmek için bir manivela olarak kullanacaktı.

Hayaller, Garê’nin Düşürülmesi; Gerçekler, Hezimet Ve Gerillanın Zaferi!

Buradan elde edilecek zaferin yaratacağı motivasyonla devrimci- demokratik ve yurtsever harekete yönelik yeni bir tasfiye konsepti devreye sokulacaktı. Başka bir deyişle, AKP-MHP faşist ittifakı, Garê’ye yönelik işgal operasyonuyla 99’da PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla yarattığına benzer bir politik iklimi düşlemişti. PKK’nin lider kadrolarından bir veya birkaçının şehit veya tutsak edilmesi planlananlar arasındaydı.

Garê’ye yönelik işgal saldırısının gerek uluslararası boyutu gerekse de askeri açıdan ele alınışı ve kapsamı buna işaret ediyor. Türk devletinin bugüne kadar kullandığı en üstün ve koordineli teknik kapasite ile alana yerleşmek ve hareketin karargahını darmadağın etmek amacıyla Garê’ye gittiği açıktır.

Ancak tüm bu üstünlüğüne karşın Türk devleti, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi ve HBDH güçlerinin tarihe not düşecek şanlı direnişi karşısında çaresiz kalmış, işgal için geldiği yerden arkasına bile bakmadan kaçmıştır. Ortaya çıkan resim TC devleti açısından neresinden bakılırsa bakılsın büyük bir hezimet ve yenilgidir. İşgal operasyonunun esir askerleri kurtarmak için yapıldığı iddiası da büyük bir dezenformasyondur.

Zira kurtarmaya geldikleri askerlerin üzerine tonlarca kazan bombası atılmıştır. Amaç buyduysa ortada yine de büyük bir hezimet dahası Türk devletinin kendi askerini bile katletmekten çekinmeyen gerçekliği açığa çıkmıştır.

Amacın Garê alanına yerleşerek karargahı imha etmek olduğu açıktır! Ancak bu amaç, gerillanın üstün teknoloji karşısında savaşın andaki durumuna uygun geliştirdiği taktiklerle boşa düşürülmüştür. Açık ki Garê zaferi, AKP-MHP faşist ittifakının, Kürt düşmanlığına ve ağır kayıplarına rağmen diğer sistem partilerini arkasına yedekleyemediği bir süreci beraberinde getirmiştir.

Akar ile Soylu’nun CHP’den İYİ Parti’ye kapı kapı gezmesi de bu fiyaskonun üstünü örtmek içindir.

Bugüne kadar aralarında kanlı bıçaklı olsalarda söz konusu Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi ve devrimci-demokratik güçler olduğu anda tek bir çizgide hizaya giren düzen partileri bu defa AKP-MHP ittifakının arkasında hazır ola geçmemiştir.

ABD emperyalizminin AKP’nin tüm çağrılarına ve öfkesine rağmen 13 askerin yaşamını yitirmesinden bir taraf olarak TC’yi göstermesi de uluslararası alandan iktidara gelen bir uyarı ve gözdağı olmuştur. İktidar, ekonomik, siyasal ve ideolojik alanda derinleşen çelişkilerle boğulmak üzereyken Kürt düşmanlığı ve şovenizm simidine tutunmuş diğer sistem partilerini de yardıma çağırmıştır. Ne varki ne can simidi onu kurtarmış ne de çağrısına yanıt alabilmiştir.

Birkaç gün içinde 800’ü aşkın HDP’li yurtseverin gözaltına alınması da Garê’de yaşadıkları bozgunun intikamını alma amacı taşımaktadır. Garê zaferi, rejimin üzerinde yükseldiği Kürt düşmanlığına rağmen düzen partilerinin biraraya gelemediği bir tabloyu açığa çıkarmıştır. Başka bir deyişle direniş ve zafer; hakim sınıf klikleri arasındaki çelişkileri derinleştirmiş ve aralarındaki yarılmayı büyütmüştür.

Öte yandan Garê zaferi, dört parça Kürdistan’da Kürt ulusunun, Türkiye coğrafyasında devrimci-demokratik güçlerin mücadele azmini bilemiş, büyük bir moral ve motivasyon kaynağı olmuştur.

Türkiye, Türkiye Kürdistanı’nda işçi sınıfı ve emekçilerin; Türk ve Kürt ulusunun; Alevilerin, kadın ve LGBTİ+ların faşizme karşı mücadelesinde yeni bir ilham kaynağı olmuştur!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu