Güncel

Cumartesi Anneleri 750. hafta | Oğlumun katillerini 26 yıldır koruyorsunuz!

Cumartesi Anneleri’nin 750. hafta eyleminde, 26 yıl önce gözaltında kaybedilen Özgür Gündem gazetesinin Bitlis muhabiri Ferhat Tepe’nin akıbeti soruldu.

İstanbul: Cumartesi Anneleri’nin 750. Hafta eylemi, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasından dolayı bu hafta da polis ablukası altında İHD İstanbul Şubesi’nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak’ta yapıldı.

  1. hafta eyleminde, 26 yıl önce Bitlis’te gözaltında kaybedilen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe’nin akıbeti sorularak, Tepe’yi gözaltında kaybedenlerin korunduğuna dikkat çekildi.

Eylemde ilk olarak kayıp yakını İkbal Eren tarafından basın açıklaması okundu. Eren, özgür basın üzerindeki yasaklamaların devam ettiğini, geçtiğimiz hafta 136 internet sitesinin engellendiğini hatırlatarak Türkiye’de basın özgürlüğünün büyük bir baskı altında olduğunu belirtti;

“Önce halka ve gerçeğe karşı sorumluyum” diyen, “sesini duyuramayanların sesi” olma yükümlülüğünü yerine getirmeye çalışan gazeteciler, dün de bugün de ağır bedellerle karşı karşıya kaldılar”

‘Kayıplarımız için adalet demekten vazgeçmeyeceğiz’

Ferhat Tepe’nin de bu gazetecilerden biri olduğunu vurgulayan Eren, 26 yıl önce Özgür Gündem gazetesinin muhabirliğini yaparken gözaltında kaybedildiğini söyledi. Tepe’nin bölgede, devlet eliyle işlenen ağır insanlık suçlarını belgelediğini ve bu yüzden de kaçırıldığını belirtti.

Ferhat Tepe’nin kaybedilmesinin üstünden 26 yıl geçmesine rağmen, onu kaybedenlerin yargılanmadığını 2013 yılında da dosyasının ‘zaman aşımı’ gerekçesiyle kapatıldığını belirten Eren “Ferhat’ın kaybedilişinin 26. yılında bir kez daha hükümeti ve idari makamları, soruşturma ve kovuşturma makamlarını, uluslararası insan hakları hukukuna uygun davranmaya çağırıyoruz” dedi.

Son olarak “Ferhat Tepe ve tüm kayıplarımız için adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz” diyen Eren açıklamasını sonlandırdı.

Katilleri bulmak yerine, Ferhat Tepe’nin haberlerini engellediler

Eren’in ardından Ferhat Tepe’nin annesi, Zübeyde Tepe konuştu. Tepe, oğlunun kaçırılmasının ardından tüm makamlara Ferhat’ın bulunması için başvuru yaptıklarını ancak yapılan tüm başvurulara rağmen oğlu için herhangi bir soruşturma yapılmadığı söyledi. Tepe oğlunun kaybedilmesinde sorumlu olarak gördüğü Tümgeneral Korkmaz Tağman ve beraberindeki JİTEM ekibi hakkında da hiçbir soruşturma başlatılmadığını belirtti;

“Yapılan şey Korkmaz Tağman ile ilgili soruşturma açmak yerine, oğlumun isminin geçtiği internet haber sayfalarını kaldırmak ve oralara erişimi engellemek olmuştur.”

Tepe, Cumartesi Anneleri’ni birçok platformda yasaklayan zihniyetten adalet beklemediklerini belirterek “Çünkü bu ülkede katiller halen kol gezmekte ve mağdurlar cezalandırılmaktalar” dedi. Tepe son olarak, adalet arayışından ve Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerinin altını çizerek açıklamasını sonlandırdı.

Tepe’nin konuşmasının ardından Sincan 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde kalan Özgür Gündem yazarlarından Hüseyin Akyol’un gönderdiği mesaj okundu. Akyol mesajında şunları ifade etti:

Ferhat Tepe’yi saygıyla anıyoruz!

Halkımızın haber ihtiyacını karşılamak amacıyla hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan genç muhabir arkadaşlarımızdan Ferhat Tepe’yi kaçıranları, kaçırdıktan sonra babası İshak Tepe’yi tehdit edenleri ve öldürdükten sonra, onu tutulduğu garnizondan uzak bir yere atanları, en az biz kadar, devlet de iyi biliyor. Bu konudaki soruşturmalardan bir sonuç alamasak da, Ferhat’ın arkadaşı gazeteciler olarak onun boşluğunu hissettirmedik. Bundan sonra da O’nu unutmayacağız, unutturmayacağız!

Aykol’un ardından konuşan Disk Basın-İş başkanı Faruk Eren de gazetecilik mesleğinin kaybedilmek, katledilmek istendiğini ve şu anda gazeteciler adına çok zor koşulların yaşandığını belirtti.

Ferhat Tepe

1974 doğumlu Ferhat Tepe, Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiriydi. 90’lı yılların karanlığında bölgede işlenen ağır insanlık suçlarını haberleriyle kamuoyuna taşıyordu.

28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis şehir merkezinde sivil polis olarak bilinen, silahlı telsizli 3 kişi tarafından kaçırıldı. Ferhat’ı kaçıran otomobillerden biri daha sonra bölgedeki karakolun önünde görüldü. Ferhat’ın kaçırılmasının ardından DEP Bitlis İl başkanı olan babası İshak Tepe’yi telefonla arayan bir kişi, oğlunun hayatına karşılık DEP il örgütünü kapatmasını ve fidye vermesini istedi. İshak Tepe, telefondaki sesi Tatvan 6. Zırhlı Tugay komutanı General Korkmaz Tağma’ya benzettiğini kamuoyuna açıkladı.

Tepe Ailesi, Bitlis Asayiş Şube Başkanlığı’na, Emniyet Müdürlüğü’ne, Valiliğe, Savcılığa, Başbakan’a, İçişleri Bakanı’na ve OHAL Valisi’ne başvurarak oğullarının bulunmasını istedi.

Ailenin ısrarlı arayışı sonucunda gözaltına alındığı inkar edilen Ferhat’ın ağır işkence görmüş bedenine 13 gün sonra “meçhul kişi ” olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı.

Ailenin avukatlığını üstlenen İHD temsilcisi Şevket Epözdemir, tüm tehditlere rağmen davadan vazgeçmeyince kaçırılarak katledildi.

Baba İshak Tepe oğlunun kaybedilmesi ile ilgili kamuoyuna yaptığı açıklamalar nedeniyle “güvenlik güçlerini tahkir ve tezyif etme” suçundan bir yıl hapse mahkum oldu.

Dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındı. Kamu görevlileri, Avrupa İnsan Hakları

Mahkemesi’nde tanıklık yapacak iki kişinin baskı ve menfaat sağlama taahhüdüyle yalan beyanda bulunmalarını sağladı. AİHM’in olaym kamu görevlileri ile ilgisi olup olmadığı açısından kritik öneme sahip olduğunu değerlendirdiği General Korkmaz Tağma’nın Mahkeme’ye ifade vermesi hükümet tarafından sağlanmadı. Tüm engellemelere rağmen 9 Mayıs 2003 tarihinde AİHM, Ferhat Tepe soruşturmasında “şaşırtıcı eksiklikler” olduğu tespitini yaptı. Olayın aydınlanması için hükümetin Aİl-lM’le işbirliği yapmadığı, gerekli bilgi, belge ve tanıklara ulaşımı sağlamadığı ve etkin bir cezai soruşturma yapmadığı için Türkiye’yi mahkum etti. İç hukukta ailenin yaptığı tüm başvurular gerekçesiz reddedildi. Ferhat’ı Diyarbakır Jandarma Alay

Komutanlığı’nda işkenceli sorguda gördüğünü söyleyen 14 tanığın ifadesine başvurulmadı. Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma 2013 yılında zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldı.

Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne taşınan davada Mahkeme, “savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut hiçbir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak işlem yapmadığını, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını” kayıt altına aldı ve hak ihlali kararı verdi. Ancak değerlendirmesini uluslararası hukuka aykırı biçimde “insanlığa karşı suç” kapsamında yapmayarak, zamanaşımı gerekçesiyle soruşturmanın yeniden açılmasını engelledi.

Failler yargılanıp cezalandırılmazken, Ferhat’ın gözaltında kaybedilmesinde sorumluluğu olanlardan Korkmaz Tağma’nın başvurusuyla, içinde TBMM tutanağı, AİHM kararı ve Diyarbakır Barosu’nun veri tabanında olduğu 56 web sitesi Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla erişime engellendi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu