Güncel

Rojava işgalinde SADAT, Saray El-Nusra ilişkisi birkez daha gündemde

Mafya lideri Sedat Peker, 8. videosunda Suriye dosyasını açtı. Suriye’de Türkmenlere gönderdiği yardım TIR’ı konvoylarına ayrıca TIR’lar eklendiğini ve SADAT’ın bunlarla El Nusra’ya silah gönderdiğini belirtti.

Mafya lideri Sedat Peker yayımladığı 8’inci videoda Suriye’de yapılan ticarete ilişikin önemli iddialarda bulundu; yasa dışı ticaretin ilk ayağının ise Külliye’den olduğunu söyledi.

Peker, Suriye’de yasa dışı ticaret yapmak için Cumhurbaşkanlığı idari işler Başkanı Metin Kıratlı’ya gidilmesi gerektiğini açıkladı.

Peker “Şimdi sizin Suriye’de ticaret yapmanız için ne yapmanız gerek biliyor musunuz? Metin Kıratlı bey var, cumhurbaşkanlığı idari işler başkanı, Külliye’ye gideceksiniz. Ama böyle bir iki kamyonluk işleri söylemiyorum, büyük, kaçak ham petrol, çay, şeker, alimünyum, bakır, ikinci el araç. Milyarlarca dolarlık para” dedi.

“Siz oradan onayı aldıktan sonra MT grup var, Murat Sancak, Ramazan Öztürk, tüm hiyerarşi orada” diyen Peker “Onların onayı geçtikten sonra, El Nusra’nın iktisat sorumlusu var, Ebu Abdurrahman, Ebu Şeyma ismini de kullanıyor, şu anda da ticaret böyle yapılıyor biliyor musunuz?” dedi.

Metin Kıratlı

2018 yılında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığına atandı. Öncesinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yapıyordu. Kıratlı böylece, “En yüksek devlet memuru” sıfatı ile Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığına atanmış oldu.

R.T. Erdoğan’ın yargıya yönelik talimatlarının Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nden, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığına atanan Kıratlı üzerinden verildiği, Kıratlı’nın da Deniz Feneri soruşturmasını kapatan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak’la yakın temas halinde olduğu öne sürülmüştü.

Metin Kıratlı

Kıratlı’nın aylık gelirinin 84 bin 702 lira

Kıratlı’da ‘çok’ maaş alan yandaşlar arasında yer alıyor. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz Kıratlı’nın aylık gelirinin 84 bin 702 lira olduğunu ortaya çıkarmıştı. Yavuzyılmaz, Kıratlı’nın, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığının yanısıra Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyesi olarak da maaş aldığını belirtmişti.

Metin Kıratlı’nın eşi Gülçin Kıratlı,  Fettah Tamince’nin avukatı

R.T. Erdoğan’ı rüyasında görmesiyle tanınan Fettah Tamince Konya’da ‘FETÖ terör örgütüne yardım’ suçlamasıyla süren davasında beraat etmişti.

Bu davanın dikkat çeken yanı ise Tamince’yi Avukat Gülçin Kıratlı’nın savunması oldu. Gülçin Kıratlı, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı’nın eşi.

Ankara’da Hitit Arabuluculuk Bürosu’nda çalışan Gülçin Kıratlı’nın, Konya’daki davada Tamince’nin avukatlığını yapması soru işaretlerine neden olmuştu. Hitit Arabuluculuk’un açılışını da Metin Kıratlı yapmıştı. Gülçin Kıratlı, beraat kararının gerekçesine ilişkin açıklama yapmak istemediğini belirtmişti.

Tamince AKM’nin temel atma töreninde Erdoğan’la birlikte görülmüştü. AKM’nin inşaatı Tamince’nin patronu olduğu Sembol İnşaat’ın yapacağı açıklanmıştı. İhalenin ilk aşaması 860 milyon bedelle Yeni Yapı-Sembol İnşaat ortaklığına verilmişti.

Türkiye’den gelen ve HTŞ kontrolündeki Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndan giriş yapan petrol tankerleri. (Kaynak: @BabAlhawaBC)

Peker’in İtiraflarında El Nusra

Kontr-gerilla ilişkilerinden tasfiye edilen mafya lideri Sedat Peker, 8. videosunda Kuzey Suriye’deki yasadışı ticarete ilişkin ifşaatlarında Saray, MT Grup (“Berat’ın ekibi”) ve Nusra Cephesi’nden (şimdiki adıyla Heyet-i Tahrir’uş Şam/HTŞ) oluşan bir ilişki ağı tarifledi.

Sedat Peker’e göre TC ile Suriye’de cihatçıların kontrolündeki topraklar arasındaki büyük ölçekli ticaret için önce Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı’ya, oradan MT Grup’a (Murat Sancak, Ramazan Öztürk) oradan da Nusra’nın iktisat sorumlusu Ebu Abdurrahman’a uzanan bir hiyerarşinin onayı gerekiyor.

“Ebu Abdurrahman” kimdir?

Peker’in “Nusra’nın iktisat sorumlusu Ebu Abdurrahman” dediği kişi, Ebu Abdurrahman el-Zerba.

Farklı kaynaklarda gerçek isminin “Mustafa Kadid” ya da “Muhammed Ömer Kadid” olduğu belirtilen Ebu Abdurrahman el-Zerba, İdlip’teki finansal kaynakları HTŞ adına yöneten kişi olarak biliniyor. Bu kişi ayrıca, HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Culani’nin “kara kutusu” olarak nitelendiriliyor.

HTŞ’ye muhalif kaynaklarda yer alan haberlere göre, İdlip’in Türkiye-Suriye sınırındaki Darkuş beldesinden olan Ebu Abdurrahman, örgütün siyasi yapısı “Kurtuluş Hükümeti” tarafından işletilen Watad petrol şirketi ve örgütün finansal işlerini yürüten bankanın (Şam Bank) kuruluşuna öncülük etti.

Geçtiğimiz yıl haziran ayında “Kurtuluş Hükümeti”nin İdlip’te Türk Lirası (TL) kullanma kararı almasının ardından, Türkiye’den bölgeye gönderilen büyük miktarda TL, Şam Bank tarafından temin edilmişti.

Kuzey Suriye’ye akaryakıt temin eden Türk şirket

Suriyeli cihatçılara yakınlığıyla bilinen Syria Files, 15 Aralık 2020 tarihli haberinde, HTŞ’nin petrol şirketi Watad’ın, Türk şirketler aracılığıyla Ukrayna’dan petrol türevleri ithal ederek akaryakıt işine başladığını belirtiyor. Haberde, “MT” adlı bir Türk şirketinden bahsediliyor.

Suriyeli muhaliflere yakınlığıyla bilinen haber sitesi Enab Baladi de Kuzey Suriye’ye akaryakıt tedarikini “MT” adlı Türk şirketin sağladığını belirtiyor ve “bu hassas sektörü kimlerin yönettiğini” detaylandırıyor.

Resmi internet sitesine göre “MT Grup”, sağlık ve teknoloji alanında faaliyet yürütüyor. Ancak Ticaret Sicil Gazetesi’ndeki verilere göre, söz konusu şirketin, çok geniş bir alanda faaliyet yürütebilecek şekilde kurulduğu görülüyor.

İdlip’te HTŞ’nin gaz santraline hava saldırısı. 21Mart2021

Yasadışı petrol trafiği Rusya’nın hedefinde

Son dönemde Rusya ve Suriye, Türkiye ve Kuzey Suriye arasındaki yasadışı petrol trafiğini hedef alan saldırılar düzenlemişti.

5 ve 14 Mart’ta Bab-Cerablus hattında akaryakıt tankerlerinin bulunduğu pazarlar, 21 Mart’ta ise HTŞ’nin petrol şirketi Watad’a ait olan ve Türkiye sınırına yakın bir noktada bulunan gaz santrali Rus güçleri tarafından vurulmuştu.

SADAT Eliyle Cihatçılara Silah

Mafya lideri Sedat Peker‘in 9. videosunda Suriye’deki El Nusra örgütüne SADAT‘ın silah gönderdiği iddiası üzerine, o dönemde yaşanan tartışmalar yeniden gündeme geldi.

TC’nin Suriye’deki cihatçı örgütlere silah yardımında bulunması, 1 Ocak 2014’te Hatay’ın Kırıkhan ilçesi ve 19 Ocak 2014’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde MİT TIR’larının durdurulması olayıyla yeniden gündeme gelmişti. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, Hatay ve Adana’da durdurulan MİT TIR’larının Bayırbucak Türkmenlerine silah taşıdığını söyledi.

Tuğrul Türkeş: Vallahi Silahlar Türkmenlere Gitmiyordu

Tuğrul Türkeş ise, AKP’ye geçmeden önce Haziran 2015’te Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge” programında TIR’larla gönderilen silahların Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun iddia ettiği gibi Bayırbucak Türkmenleri’ne gönderilmediğini söylemişti.

Türkeş, “Bizi izleyenlerin huzurunda yemin ediyorum. Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu. Bilerek söylüyorum, iddia ederek söylüyorum. Bizim o bölgeyle irtibatımız var. Bayırbucak Türkmenleriyle, Halep’tekilerle irtibatımız var” ifadelerini kullanmıştı.

Davudoğlu: ‘Türk desteği yoksa kendilerini nasıl savundular”

Ahmet Davutoğlu, başbakanlıktan istifa etmeden üç ay önce, Şubat 2016 tarihinde El Cezire televizyonuna verdiği mülakatta ise, “Eğer Suriye halkına Türk desteği yoksa kendilerini nasıl savundular? Halep’i savunabilirler miydi? Eğer bugün gerçek Suriye ılımlı muhalefeti varsa, bu Türkiye’nin sayesindedir. Eğer bugün rejim ülkenin tüm topraklarını kontrol edemiyorsa, Türkiye’nin ve diğer bazı devletlerin sayesindedir. Eğer geçen hafta Rusya’nın IŞİD’i hedef almadan Tel Rifat, Halep ve Azez’e 500 uçuşla yaptığı ağır bombardımana rağmen Suriye halkı hala orada ve topraklarını savunuyorsa, bizim desteğimiz sayesindedir. Bu desteğe devam edeceğiz” demişti.

Kılıçdaroğlu: Hükümetin El Nusraya Destek Verdiğini Hepimiz Biliyoruz!

Suriye’deki cihatçı örgütlere TC’den yardım gittiği ve SADAT adlı savunma şirketinin de bu işin içinde olduğu iddiaları muhalefet partileri tarafından gittikçe daha yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye’de bulanan yabancı basın kuruluşlarının Türkiye temsilcilileri ile İstanbul’da 30 Eylül 2016 tarihinde yaptığı toplantıda şunları söylemişti: “Mevcut hükümetin El Nusra’ya destek verdiğini hepimiz biliyoruz. Tüm dünya biliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile, El Nusra’nın, IŞİD’le mücadelesine destek verilmesi yönünde açıklaması oldu. Türkiye’nin Suriye’ye silah gönderdiğini artık bütün dünya biliyor. Zaten El Nusra ÖSO’nun içinde. Türkiye’nin ÖSO’ya destek verdiği herkes tarafından biliniyor. Karargahı bir dönem Türkiye’deydi. Bizim bir milletvekilimiz, Hatay’da, onların kampına girmek istedi. Milletvekilimize izin vermediler çünkü orada silahlı eğitim veriliyordu. Bu bilinen bir gerçek, parlamentodaki tutanaklara da yansıyan bir gerçek.”

Soru Önergesi: SADAT’ın IŞİD Militanlarını Eğittiği İddiası Doğru mu?

Eylül 2016’a CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı görevine getirilen emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin kurduğu SADAT’ı TBMM gündemine taşımıştı. Tanrıverdi dönemin başbakanı Binali Yıldırım’dan El Nusra, El Kaide ve IŞİD terör örgütleri ile SADAT’ın ilişkisi olduğuna ve SADAT tarafından IŞİD militanlarının eğitildiğine dair iddiaların doğru olup olmadığının açıklanmasını istemişti.

Peker, ÖSO’ya Çelik Yelek ve Araz Aracı Göndermişti

Sedat Peker’in son videosuna öne sürdüğü SADAT iddiasına konu olan yardım organizasyonları ise 19 Mart 2018 ve 22 Mart 2018 tarihlerinde gerçekleştirilmişti. Sedat Peker 19 Mart 2018’de tarihinde Afrin’deki Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) çelik yelek gönderdiğini açıklamış, 22 Mart 2018 tarihinde de arazi araçları gönderdiğini açıklamıştı.

Peker sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Kıymetli dostlarım, Özgür Suriye Ordusu’ndaki kardeşlerimize arazi araçları desteğimizin ilk bölümünün yola çıkışının kandil gününe denk gelmesinden dolayı dünyamda ruhsal olarak ayrı bir huzur buldum. Tüm İslam aleminin Regaib kandilini kutluyorum. Bu kutsal günün zalimlere hainlere mağlubiyet, onurlu ve şerefli insanlara galibiyet getirmesini Allah’tan diliyorum.”

Sedat Peker Ne Dedi?

Sedat Peker, o tarihlerdeki bu organizasyonlarla ilgili son videosunda ise şunları anlattı:

“MİT TIR’ları yakalandıktan sonra kafamda şöyle bir şey oluşmuştu: Biz oraya hem toplumun duygularını yükseltmek hem de oradaki kardeşlerimize, Bayırbucak Türkmenlerine ve diğerlerine yardımcı olmak için İHA, kıyafetler, -ama sayıca çok fazla, oradaki tüm savaşçılara yetecek kadar- telsizler, çelik yelekler, onlar bunlar, tırlarca yardım… Bu projejiyi düşündük. O milletvekili arkadaşımızla da konuştuk. O da düşünceyi aldı, iletmesi gereken yerlere iletti. Sonra dediler ‘Biz ek tırlar verelim, sizin tırlarla beraber (gitsinler)’. Bizim tırlar ‘Sedat Peker yardım konvoyu’ diye gidiyor. Basına da resimler veriyoruz. Tüm ekipmanları yolluyoruz. Ama benim adıma giden diğer araçlar var. Onlar da başka yerdeki Türkmenlere gidiyor diye biliyoruz. Araçların içinde ne olduğunu bilmiyoruz, bilmiyoruz dediysem silah var, saf çocuk değiliz. Bu da normal, olması gereken şey. Ama bu MİT tarafından, askeriye tarafından organize edilmiyor. SADAT tarafından organize ediliyor, SADAT’ın içindeki bir ekip tarafından.

Bunların hepsini ben kendi paramla alıyorum ama onlar hariç, onların benimle hiçbir ilgisi yok ama benim adıma gidiyor. İşlem yapılmıyor, kayıt yapılmıyor, direkt geçiş yapılıyor. Sonra ben yüklü miktarda Mitsubishi araçlar yollamaya başlayınca dediler ‘Bize de biraz verir misin, oradaki savaşçılar…’ dedim tamam, verelim. Sonra baktım Türkmenler her yerden videolarla teşekkür ediyorlar, aracı aldık diye ama bir iki tanesi Arapça konuşuyor. Sonra bizim Türkmen arkadaşlar ‘Bunlar el Nusracı’ dedi. Bizim diğer arkadaşlar da ‘Bu gidenler el Nusra’ya gidiyor’ dediler. Evet, benim üzerimden gidiyor. Samimi söylüyorum. Ama ben yollamadım, SADAT’çılar yolladı.”

Al-Nusra üyeleri, kuzey İdlib eyaleti Khan Sheikhoun’un Al-Khazan cephesinde bir tank üzerinde. 17 Mayıs 2014

EL Nusra 2012’den Beri ABD’nin, 2014’ten Beri de TC’nin Terör Listesinde

El Kaide’nin eski Suriye kolu olan El Nusra Cephesi, 2012’den bu yana ABD’nin, 2014’ten beri de TC ve Rusya’nın terör örgütleri listesinde bulunuyor. Suriye’de İslamcı bir yönetim kurmayı hedefleyen selefi örgüt, ABD ile Rusya’nın askeri operasyonlarını artırdığı 2016 yılında El-Kaide’den ayrılarak isim değişikliğine gitmişti.

Örgüt bu dönemde Fetih el Şam Cephesi ismini aldı; adı hem IŞİD’le hem de o dönem Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu’nun çatısı altında bulunan Ahrar ül Şam örgütüyle çatışmalarla anıldı. Aynı zamanda Suriye ordusuna karşı çok sayıda silahlı ve bombalı saldırıdan sorumlu tutuldu.

El Nusra bugün, İdlib vilayetinin önemli bir kısmını kontrol eden Heyet Tahrir el Şam Örgütü’nün (HTŞ) en büyük parçalarından birini oluşturuyor. Şam’ın 2019 yılında İdlib’deki operasyonlarında, Türkiye destekli grupların Suriye ordusunun ilerlemesine karşı El Nusra’ya yardım ettiği iddia edilmişti. HTŞ’nin bu dönemde Suriye ordusunun ilerlemesi karşısında ‘Türkiye’yi daha müdahil bir politika’ izlemeye çağırması dikkat çekmişti.

SADAT nedir?

Suriye’deki El Nusra örgütüne silah taşıdığı herkesçe kabul gören SADAT kendisini “savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren şirket” olarak tanımlıyor. Ancak SADAT hakkında kurulduğu günden bu yana farklı iddialar dile getirildi.

SADAT 28 Şubat 2012 tarihinde emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ve 23 emekli subay ve astsubay tarafından kuruldu. Şirketin kuruluş içeriğinde, uluslararası alanda askeri ve iç eğitim, savunma danışmanlığı ve mühimmat alımı gibi tanımlar yer alıyor.

Şirketin kurucu üyeleri, Savunma Danışmanlık’ın kısaltması olarak kullanılan ‘SADAT’ın Arapçada “seyitler” anlamına geldiği için bu ismi seçtiklerini ifade ediyor.

SADAT’ın kuruluş amacı nedir?

SADAT’ın resmi internet sayfasındaki “misyonumuz” sayfasında, kurumun kuruluş sebebi şu ifadelerle açıklanıyor:

“Uluslararası alanda Silahlı Kuvvetlerin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonu amacıyla, stratejik danışmanlık, özel savunma ve güvenlik eğitimleri ile donatım alanlarında hizmet vererek, İslam Ülkeleri arasında savunma ve savunma sanayi işbirliği ortamı oluşturmak ve İslam Dünyasının kendine yeterli bir askeri güç olarak da Dünya Süper Güçleri arasındaki hak ettiği yeri almasına yardımcı olmaktır”

SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi kimdir?

Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Genelkurmay Özel Harp Dairesi ve KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nda yaklaşık 30 yıl görev yaptı. Kara Harp Akademisi’nde eğitmen olarak derslere giren Tanrıverdi’nin öğrencilerinden biri de Savunma Bakanı Hulusi Akar idi.

Tuğgeneralliğe yükselen Tanrıverdi, 28 Şubat döneminde resmi olarak “kadrosuzluk” gerekçesiyle emekli edildi. Fakat o dönemde birçok askeri personel gibi “islamcı” olarak kategorize edildiği için askeri kariyerine son verildi.

Tanrıverdi askeri kariyerinden sonra, kendisi gibi emekli edilen askerler ile kurulan Adaleti Savunanlar Derneği’ne (ASDER) katıldı, ve 5 yıl boyunca kurumun genel başkanlığını pozisyonunda bulundu.

Daha sonra Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) aracılığıyla TSK’nın yeniden yapılandırılmasına yönelik fikirleri gündeme gelmeye başladı.

SADAT’ı kurmadan önce Tanrıverdi, ABD’de askeri strateji alanından danışmanlık yapan Amerikalı özel şirketlerin işleyişi hakkında çalışmalar yürüttü.

Afrîn Toplantısına Tanrıverdi de katıldı!

Afrin işgal saldırısına ilişkin R:T.Erdoğan başkanlığında 23 Ocak 2018 tarihinde yapılan “Güvenlik Zirvesi” toplantısında, Başbakan Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcıları, İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma Bakanları ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Başdanışmanlar Adnan Tanrıverdi ve Mustafa Varank yer aldı.

(Gazete Duvar, Gazete Yolculuk, Sendika.org)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu