Güncel

İHD: “Kesin ve insan onuruna yakışan çözümler üretmeye davet ediyoruz”

İHD, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’ne ilişkin bir açıklama yayımlayarak, insanlık zincirinin en zayıf halkası olan uluslara karşı, devletlere ve tüm kurumlara insanlık görevini yerine getirme çağrısında bulunarak, ilgili tüm ulusal ve uluslararası kuruluşları mültecilerin sorunlarına kesin ve insan onuruna yakışan bir çözüm üretmeye çağırdı.

H. Merkezi: İnsan Hakları Derneği, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’ne ilişkin bir açıklama yayımlayarak, “İlgili tüm ulusal ve uluslararası kuruluşları mültecilerin sorunlarına eğilmeye, kesin ve insan onuruna yakışan çözümler üretmeye davet ediyoruz.” dedi.

İHD 20 Haziran Dünya Mülteci Günü’ne ilişkin yazılı bir açıklama yayımlayarak, dünyada 2001 yılından bu yana her yılın, 20 Haziran Dünya Mülteciler günü olarak anılmaya başlandığını söyledi.

Mülteciliğin çatışma, şiddet ve zulüm sebebiyle meydana gelen bir sonuç olduğunu kaydeden İHD şu şekilde devam etti; “Hiç kimse evinden, yaşam alanlarından uzak olmak istemez ve mülteciliği tercih etmez. İkinci Dünya savaşından sonra; 2011 yılında başlayan Suriye savaşı ile dünya en büyük mülteci oranına ulaşmış bulunmaktadır. Birleşmiş Milletlerin Raporu’na göre 1996 yılında zorla yerlerinden edilenlerin sayısı 37.3 milyon iken 2017 Küresel Eğilimler Raporunda bu sayı 68.5 milyonu bulmaktadır. Bu sayının 25,4 milyonunu mülteciler, 43,1 milyonunu ise ülke içinden yerinden edilmiş kişiler oluşturmaktadır. Ve %52’si 18 yaş altı çocuklardan oluşuyor. 178 bin 800 çocuk ise refakatsiz ve ailelerden ayrı durumdadır.”

“Türkiye’de 3.576.337 Suriyeli bulunmakta”

Suriye’de iç savaş ile birlikte başlayan yoğun göç dalgası nedeniyle, Türkiye’nin diğer ülkelere göre en fazla mülteci sayısına sahip olduğunu hatırlatan İHD açıklamasına şu şekilde devam etti;

“Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Nisan 2018 Türkiye verilerine göre Türkiye’de bulunan mülteci sayısı toplamda 3.9 milyondur. Bunların 3.5 milyonu Suriyeli, 169 bini Afgan, 143 bini Iraklı, 35 bini İranlı, 4800’ü Somalili, 10.800’ü ise diğer tabiyetlere sahiptir. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın 18.08.2018 tarihli bilgi notuna göre de Türkiye’de 3.576.337 Suriyeli bulunmakta ve bunların 222.566’sı AFAD Kamplarında barınmaktadır.

Geri kalanları kendi imkânları ile yaşama savaşını veriyor. Bu insanlardan kaçının Türkiye’yi terk ettiğiyle ilgili herhangi bir bilgi yoktur. Bilindiği gibi Türkiye’nin 2016’da Cerablus ve Azez arasındaki bölgeyi Bab kentine kadar kontrol etmesiyle birlikte çok sayıda Suriyeli mültecinin geri döndüğü söylenmekte ama herhangi bir sayı açıklanmamaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin Ocak 2018’de Suriye’nin Afrin bölgesine gerçekleştirdiği askeri harekât sonucu Afrin’de yaşayan 150 bine yakın sivilin burayı terk ederek Suriye’nin başka bölgelerine göç etmek zorunda kaldığı bilinmektedir.

Yine, Türkiye’ye sığınan kaç Suriyelinin halen Türkiye’nin kontrolünde bulunan Afrin’e döndüğüyle ilgili herhangi bir sayı açıklanmamıştır. Türkiye’deki sığınmacı kamplarında yaşanan hak ihlalleri, cinsel istismar vakaları hakkında halkın tanıklıkları, anlatımlarının olmasına rağmen sivil toplum kuruluşlarının girmesine ve araştırma yapmasına izin verilmiyor ve bunlarla ilgili bir veri de yok.”

“Köle mantığı ile gün doğumundan gün batımına kadar yok denecek ücrete çalışıyorlar”

Mültecilerin özellikle Urfa, Antep, İstanbul ve Çukurova bölgesinde yoğun olarak bulunmakta olduğuna dikkat çeken İHD, ülkenin hemen her yerine de az ya da çok dağılmış durumda olduklarını da söyledi.

Tarım, inşaat ve küçük sanayi alanında kayıtsız ve köle mantığı ile gün doğumundan gün batımına kadar neredeyse yok denecek kadar bir ücrete ya da barınma ve yemek karşılığında emek sömürüsüne uğradıklarıklarını ve bu emek sömürüsü karşısında savunmasız durumda olduklarına dikkat çeken İHD,

“Emeklerinin sömürülmesi konusunda hiçbir yasal hakka sahip değiller; gerek dil problemleri gerekse çalışma hakkına resmi olarak sahip olmadıklarından kaynaklı olarak hukuksal başvuru yapamıyorlar. Tarım alanlarında sağlıksız çadırlarda, sağlığa erişime ve kaliteli yaşama uzak çok kötü koşullarda hayatlarını devam ettirmek zorundalar.

Şehirlerde ise küçük sanayi tesislerinde, merdiven altı imalathanelerde çalışarak, atık toplama işçiliği yaparak; çocuklar mendil ve su satarak, kadınlar dilenerek yaşamak zorundalar. Ayrıca en acı tablo da çocukların ve kadınların cinsel istismara açık olmalarıdır. Bu konuda da her türlü koruma mekanizmasından yoksunlar. Suriyeli kadınlar sınır illerinde özellikle 2. ve 3. eş olarak alınmaktadır. Çocuk yaşta evlilikler ve çocuk annelik oranı çok fazlalaşmıştır” dedi.

Türkiye ile AB arasındaki mülteci pazarlığı Mart ayında zirveye ulaştı

Siyasi olarak dünyaya hükmeden AB ülkeleri ve ABD’nin, mülteciler konusunda trajikomik kabul sayısına sahip olduğunu hatırlatan İHD, “ Yapılan tüm anlaşma ve uygulamalarla Avrupa, kapısını mültecilere sıkı sıkıya kapatarak erişimi engelleme politikasını yürütüyor. 2018 yılında sadece 6.106 kişi üçüncü bir ülkeye yerleştirilmiştir. ABD 1.140, Almanya 1.001, Hollanda 822, Kanada 731, diğer üçüncü ülkelere ise 2.412 kişi yerleştirilmiştir” dedi.

Türkiye ile AB arasındaki vize muafiyeti ve geri kabul antlaşması çerçevesinde mülteci pazarlığının 2018 yılının Mart ayında zirveye ulaştığına dikkat çeken İHD açıklamasını şu şekilde sürdürdü;

İran Türkiye sınırına biriken on binlerce Afgan mülteci önce Türkiye’ye kabul edilmiş, ardından Türkiye tarafından sınır dışı edilmiştir. Bu kişiler Türkiye AB ilişkileri kapsamında koz olarak kullanılmış ve bu şekilde mülteci hakları bir kez daha ayaklar altına alınmıştır. Bu yaşanan olay, mülteciler söz konusu olduğunda ülkelerin bir bütün olarak insan haklarını ne kadar araçsallaştırdığını göstermesi bakımından ibret vericidir.”

“Ülkemizde tüm geri gönderme merkezleri ve kamplar denetime açılmalı, şeffaflaşmalıdır”

16 Ağustos 2015 tarihinde başlayan ve halen devam eden sokağa çıkma yasakları süresince Diyarbakır Sur, Şırnak merkez, Cizre ve Silopi ilçeleri, Mardin Nusaybin, Hakkâri Yüksekova başta olmak üzere çok sayıda ilçe merkezinde yürütülen askeri operasyonlar sonucu on binlerce konutun, iş yeri ve kamu binasının yıkıldığını belirten İHD, en az 500 bin olduğunu tahmin edilen insanın evsiz bırakıldığını ve bu kişilerin halen kalıcı konutlarına kavuşamadığını ifade etti.

İHD açıklamasını şu şekilde sonlandırdı;

“Ülkemizde tüm geri gönderme merkezleri ve kamplar denetime açılmalı, şeffaflaşmalıdır. Emek sömürüsünün önüne geçilmeli, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere istismara karşı korunmalıdırlar. Eğitim ve sağlığa erişim hakları düzeltilmeli, yaşam alanları rehabilite edilmelidir. Kötü koşullarda yaşam alanlarından çıkartılarak insan onuruna yakışan alanlarda yaşatılmalıdırlar.

20 Haziran Dünya Mülteci Günü, insanlık zincirinin bu en zayıf halkası olan halklara karşı devletler ve tüm kurumlar insanlık görevlerini yerine getirmelidirler. İlgili tüm ulusal ve uluslararası kuruluşları mültecilerin sorunlarına eğilmeye, kesin ve insan onuruna yakışan çözümler üretmeye davet ediyoruz.”

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu