Güncel

İHD: 12 Eylül’ün 40 yılında ne darbe ne diktatörlük

İHD İstanbul Şube Başkanı Yoleri, iktidara övündüğü darbeyle hesaplaşma iddiasını hatırlattı ve darbeyi de otoriterleşmeyi de kabul etmeyeceklerini vurguladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 40. yılında, darbenin duyurulduğu yer olan Elmadağ’daki TRT İstanbul Radyosu önünde açıklama yaptı.

“12 Eylül’ün 40. yılında ne darbe ne diktatörlük” pankartının açıldığı eylemde konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, 12 Eylül’ü tamamen ortadan kaldıracağı iddiasıyla övünen AKP’nin, 12 Eylül’le sadece göstermelik bir hesaplaşma ile sınırlı kaldığını belritti.

İktidarın, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen ve iki yıl süren OHAL ile 12 Eylül’ü daha da pekiştirdiğini dile getiren Yoleri, bugün OHAL’in adının gittiğini fakat kendisinin süreklileştiğini belirtti.

Yoleri, şöyle devam etti:

“Bugün rejimin bir adım daha ileri giderek otoriterleştiğini söylüyoruz. Ve bir defa daha hatırlatıyoruz; darbeleri önlemek için yapılması gereken bellidir, darbe kurumlarını kapatmak, darbecileri ve bu vesile ile işlenen her türlü suçu cezalandırmak, hak ve özgürlükleri evrensel ölçülerle genişletmek, baskıdan kurtarmak, demokratik ve özgürlükleri esas alan bir anayasa yapılması, hak ihlallerine neden olan yasaların ve sonuçlarının kaldırılması, demokratikleşme yanında barışı sağlamak ve kurumsallaştırmak. Ak Parti iktidarı otoriterleşme yolundaki adımlarına rağmen darbe karşıtı olduğunu söylemekten vazgeçmiyor. O halde 12 Eylü’e ve darbelere karşı olduğunu kanıtlamaya çağırıyoruz. Darbelere de otoriterleşmeye de hayır.”

Açıklamanın ardından Yoleri, hak ve özgürlük mücadelesinde hafızanın önemine bianen 12 Eylül, iki yıllık OHAL ve sonrasında çıkarılan ve OHAL’i süreklileştiren 7145 sayılı yasaya ilişkin süreç ve yaşanan hak ihlallerine tabloyu kamuoyuyla paylaştı.

12 Eylül 1980’de ilan edilen darbenin, 1982 Anayasası ile kurumsallaştığını kaydeden Yoleri, 1987 yılına kadar sıkıyönetimin devam ettiğni ve 30 Kasım 2002 yılına kadar da zaman zaman bölgesel uygulansa da kesinsitiz OHAL uygulaması ile hak ve özgürlüklere yönelik saldırı ve gaspların sürdürüldüğünü belirtti.

Anayasa’nın 15. maddesinin kaldırılması ve darbecilerin yargılanmasının önünün açılması sonucunda göstermelik bir dava açıldığını hatırlatan Yoleri,

“Oysa 12 Eylül darbesi sürecinde işlenen insanlığa karşı suçlar vardı. Alelacele ve adil yargılanma ilkelerine riayet edilmeden yapılan yargılamalarla 527 kişiye idam cezası verilmiş ve 50’si infaz edilmişti. 300 kişi ‘kuşkulu’ bir şekilde ölmüş 171 kişinin ‘işkenceden’ öldüğü belgelerle kanıtlanmış, 11 kişi gözaltında kaybedilmişti.

1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş, 650 bin kişi gözaltına alınmıştı. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarılmış, 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurdışına gitmek zorunda kalmış, 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atılmıştı.

937 film ‘sakıncalı’ bulunduğu için yasaklanmış, 23 bin 667 derneğin faaliyeti durdurulmuş, sırf İstanbul’da 300 gün gazetelerin çıkması engellenmişti. 31 gazeteci tutuklanmış, 300 gazeteci saldırıya uğramış ve 3 gazeteci öldürülmüştü ve tam 49 ton gazete, dergi ve kitap sakıncalı olduğu iddiasıyla imha edilmiş, basın özgürlüğünü kısıtlayan 151 yasa çıkarılmıştı” dedi.

 

Hak ve özgürlüklere yönelik saldırıların sürdüğünü kaydeden Yoleri, çıkarılan yasalar ve uygulamaya konulan politikalarla rejimin kalıcı olarak otoriterleşme yolunda haylı yol aldığını vurguladı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu